ç ı ğ ö ş ü â î û
 
İngilizce Türkçe Sözlük
turn f. 1. döndürmek, çevirmek: What turns the wheels? Tekerlekleri ne döndürüyor? He turned the telescope towards the stars. Teleskopu yıldızlara doğru çevirdi. 2. dönmek: The wheel is turning. Tekerlek dönüyor. My head is turning. Başım dönüyor. 3. saptırmak; sapmak, dönmek: We'll turn the river into a new channel. Nehri yeni bir mecraya saptırırız. Don't turn left at the bakery; go straight. Fırına gelince sola dönmeyin; düz gidin. 4. yönünü değiştirmek: Upon reaching the village he turned and headed towards the mountains. Köye ulaşınca yönünü değiştirip dağlara doğru yöneldi. 5. aklını çelmek; caydırmak. 6. ekşitmek, bozmak; ekşimek, bozulmak: The milk has turned. Süt bozuldu. 7. bulandırmak; bulanmak: His stomach turns at the sight of blood. Kan görünce midesi bulanıyor.
turn i. 1. dönüş, devir, dönme. 2. sapma, sapış. 3. viraj, dönemeç. 4. kıvrım, dirsek. 5. k. dili korkutma, ödünü koparma. 6. gezme, dolaşma. 7. sıra. 8. değişim, nöbet. 9. yetenek. 10. biçim. 11. yön. 12. k. dili sarsıntı, şok. 13. değişiklik, değişim.
turn a cartwheel yanlamasına takla atmak.

© 2005 - 2024 IngilizceSozluk.gen.tr Tüm hakları saklıdır.
Veri: Büyük Sözlük

İngilizce Almanca Sözlük - İngilizce Türkçe Sözlük - Almanca Türkçe Sözlük
Rusça Türkçe Sözlük - Fransızca Türkçe Sözlük